AFRİKA GRİ
PAPAĞANLARI
Jakolar(Gri papağanlar) Afrikalıdır.
Bu
papağanların üç türü vardır; fakat ev hayvanı olarak, en çok iki türü
bilinmektedir. 3. tür çok nadir görülür. Popüler olan iki tür; Kongo ve
Timnehlerdir. Renk ve büyüklük farkları, farklı bölgelerde yetişmeleriyle ve
beslenme alışkanlıklarıyla ilgili modifikasyonlardır. Birçok araştırmacı da bu
yüzden üçüncü türü ayrı bir tür olarak kabul
etmemektedir.
Kongolar Timnehlere göre daha popülerdir; daha
büyük olurlar ve muhteşem kırmızı bir kuyrukları vardır. Gri tonu da Timnehlere
göre daha açıktır.
Timnehlerin ise; kestane - bordo rengi bir
kuyrukları vardır ve vücut tüylerinde gri tonu daha koyudur. Kongolara nazaran
daha küçüklerdir. Kongoların gagası tamamen siyahtır; Timnehlerin gagasının üstü
kemik renklidir. Timnehler, Liberia ve Ivory kıyısında yaşarlar.
Her iki tür de eşit derecede zeki olurlar ve konuşma yetenekleri aynıdır. Timneh sahipleri, Timnehlerinin Kongolar kadar huysuz, kararsız- maymun iştahlı olmadıklarını savunurlar.
Jakolar, birçok insan tarafından konuşan
papağanların birincisi olarak görülür. Fakat bu asla sizin bir papağan besleme
sebebiniz olmamalıdır. Çünkü bir türün konuşma yeteneğinin var olması demek,
sizin de konuşan bir papağana sahip olacağınız anlamına kesinlikle
gelmez.
Jakoların yeni durumlarla karşılaşınca gergin,
ürkek ve sinirli olma eğilimleri vardır. Ve böyle durumlar, tüylerini
yolmalarına sebep olabilir. Oldukça sevecen aile kuşları olabilirler; ya da
sadece bir insanı seçip ona gerçekten aşık olabilirler... Bu durum, aslında
bütün kuşlar için geçerlidir; her kuşun kendisine özgün karakter özelliğidir,
nasıl yetiştirildiği de önemlidir.
Jako
beslemek adına, elde yetiştirilmiş bebek jakolar en iyi seçimdir. Yabani ithal
jakolar da belki iyi birer ev hayvanı olurlar; ama onları eğitmek, alıştırmak
oldukça zaman ve emek alabilir. VE HER NE KADAR EĞİTİLSELER BİLE ONLAR ASLA ELDE
YETİŞTİRİLMİŞ BİR JAKO KADAR KUCAKLANABİLİR JAKOLAR
OLMAYACAKTIR.
Jakolar, tozlu bir papağan olarak kabul edilir; ama asla Kakadular kadar tozlu değillerdir.
Vitamin
eksikliğine karşı dayanıksızlardır. Özellikle A vitamini eksikliği.. Diğer
türlere nazaran, kalsiyum eksikliğine daha fazla dayanıksız olurlar. Öyle ki; bu
eksiklik, onlarda ani hastalık nöbetlerine(ve de felce) sebep olur. BU YÜZDEN
ÖZENLİ BİR DİYET GERÇEKTEN ÇOK ÖNEMLİDİR.
Jakolar
bazen alışılmamış sesler çıkartırlar; hırlamak, guruldamak gibi.. Bu sesleri
korkutmak, tehdit etmek için ya da ürktükleri zaman çıkarırlar. Bir de, anormal
davranış bozuklukları ile meşhurlardır, örneğin; tüy
yolma…
Özellikle bebek Jakolar; sarsak, acemi, sakar
olmaya yatkın olurlar. Geç konuşurlar, 1- 2 sene bekleyebilirler; ama bir kere
de başladılar mı konuşmaya, sözcük dağarcıkları şaşılacak derecede artar.( Fakat
şunu unutmayın konuşma yeteneği olmayan jakolar da vardır ve bazı jakolar sadece
sınırlı sözcük dağarcığı geliştirebilir)
Ömürleri 50 yıl ve üstüdür. (Tabi düzenli
bakımlarını sağlar ve doğru beslerseniz...)
İlginç Özellikleri:
1. Jakolar, muhakeme ve düşünme yetenekleri ile ilgili
araştırmalarda kullanılır. Örnek: Irene Pepperberg; Alex le ilgili
araştırmaları.
2. Jakoların tıpkı tavuklar gibi kafeslerini eşeleme
alışkanlığı vardır.
3. Red-factor mutasyonundan ötürü, bazı Jakoların vücutlarında da kırmızı tüyler görülebilir.
3. Red-factor mutasyonundan ötürü, bazı Jakoların vücutlarında da kırmızı tüyler görülebilir.
Konuşma yetenekleri:
Sadece
insan sesi değil; duydukları tüm sesleri taklit etme yetenekleri vardır. Yalnız
dediğim gibi tüm Jakolarda bu yeteneğin olduğunu söyleyemeyiz. Mesela, kafeste
çok da ilgi görmeyen bir Jako süper taklit yapabilir. Öte yandan; ele gelen,
kafes dışında olmasına da izin verilen bir Jako asla konuşmayabilir. Hangisi
konuşur; hangisi konuşmaz bunu söylemenin kesin bir yolu yoktur.. Genel olarak
da denilebilir ki; 1 yaşından sonra birçok Jako sesleri taklit etmeye
başlar.
Jakolar, istediklerinin, ihtiyaçlarının hangi kelime ile tasvir edileceğini öğrenirler. Ve ona göre sahiplerine seslenirler. Kongoların sesi Timnehlere nazaran daha yüksektir, daha iri bir kuştan beklediğimiz gibi.. Konuşmalarında cinsiyet asla bir etken değildir.. Bu konuda çeşitli örnekler verilmiştir; DNA testiyle erkek olduğu kanıtlanmış bir Jakonun konuşmadığına şahit olunduğu gibi, dişi bir Jakonun hem süper konuşup, hem de mantıklı cevaplar verdiği görülmüştür. Bu durum tersi için de böyle gözlemlenmiştir. Yani dişi olup konuşmayan, erkek olup konuşan Jakolar da vardır. Bazı Jakolar odada biri varken konuşmayabilirler.. Fakat aktif, karşılıklı iletişim halinde onlarla konuşursak, onların çıkardığı sesleri biz de taklit edersek, bu onların rahatça konuşmasına vesile olabilir; biz ya da bir başkası odadayken bile..
Tüy yolma:
Jakolar, tüy yolmaya yatkındır demiştik. Jakolara göre, tüy yolmak için birçok sebep vardır:
Jakolar, tüy yolmaya yatkındır demiştik. Jakolara göre, tüy yolmak için birçok sebep vardır:
- Bazen
can sıkıntısı veya insanlarla yeterince iletişim halinde olamamak tüy
yolmalarına sebep olur.
- Aksi
gibi, çok fazla ilgi gördükleri için de tüylerini yolabilirler!!!! Sahipleri
arkalarını her döndüğünde bir tüy kopartacak hale gelmiş
olabilirler.
- Diyet
sorunları, çevresel problemler; mesela insanların sigara içmesi veya havanın
aşırı kuru olması tüy yolmalarına sebep olabilir… Jakolar düzenli olarak banyo
yaptırılmalıdır ve nemli ortamlarda bulundurulmalıdır..
Ayrıca
Jakolarına kötü muamele eden, kafeslerine vuran, rutin olarak yüzlerine spreyle
su fışkırtan sahipleri Jakoları tüylerini yolduklarında şaşırmasınlar!! KÜÇÜK
BİR KORKU ANI, TECRÜBESİ BİLE JAKOLARIN TÜY YOLAN PAPAĞANLAR HALİNE GELMELERİNE
SEBEP OLABİLİR, BU DAVRANIŞ BOZUKLUĞU İÇİN BAŞLANGIÇ OLABİLİR. Tüylerini yolan
bir Jako, ilk olarak hemen veterinere götürülmelidir. Eğer veteriner fiziksel
bir sorun bulamıyorsa, davranış sorunları ele alınmalıdır.
Hiç
kuşku yok ki, bilinçsiz kişilerin sebep olduğu erken sosyalleştirme hataları
yüzünden ve mental antreman ihtiyaçlarının karşılanmaması sonucunda en zeki
papağan türlerinden olan Jakolarda sinir hastalıkları görülmesi kaçınılmazdır …
Tüy yolmak da -eğer fiziksel bir sorun yoksa-, bir SİNİR
HASTALIĞIDIR.
Tüy
yolan Timnehlere, Kongolara nazaran daha nadir rastlanır.
Tüy yolan Timnehler niye daha
az?
Aslında, bu biraz da onların daha az popüler olması ile ilgilidir. Kongolar, kuyruklarının rengi ve irilikleri yüzünden yıllarca daha fazla tercih edilmiştir. Bu yüzden, tüy yolan Kongoların sayıca daha fazla olduğunu biliyoruz. Timnehlerin, kuzenlerine nazaran daha sakin bir yapısının olmasının da belki bu oranda bir etkisi olabilir. Gene de, Timneh besleyenlerin sayısı arttıkça bu oran tam olarak netleşecektir; çünkü Kongolarla kıyaslamak adına, elimizde yeterli veri olması gerekmektedir.
Jakolar Utangaçlar mı
Gerçekten?
Jakolar, çok güçlü bir bağla yalnızca bir kişiye bağlanırlar. Eğer sosyalleştirilmez ve diğer insanlarla düzenli bir şekilde iletişimde olmazlarsa, içlerine kapanık olurlar ve bağlandıkları insan hariç, çevrelerindeki herkese karşı oldukça utangaç davranırlar.
Jakolar, çok güçlü bir bağla yalnızca bir kişiye bağlanırlar. Eğer sosyalleştirilmez ve diğer insanlarla düzenli bir şekilde iletişimde olmazlarsa, içlerine kapanık olurlar ve bağlandıkları insan hariç, çevrelerindeki herkese karşı oldukça utangaç davranırlar.
Birden
fazla ev halkı olsa bile, onlar genelde bir kişiyi bağlandıkları kişi olarak
seçerler ve diğer insanları dikkate almamaya başlarlar; hatta kovmaya bile
yeltenirler. Jakolar, Amazonlar gibi özellikle üreme mevsimlerinde herkese
saldırabilirler; eğer ki seçtikleri insana çok fazla yaklaşıyorlarsa….
Amazonlardaki gibi, dişilere nazaran, erkek Jakolar çok daha agresif
olurlar.
Jakolar, Kakadular kadar kucaklanabilir papağanlar
olmasalar da, ara sıra bağlandıkları kişi ile karşılıklı tüy düzeltmeden
hoşlanırlar.
Kafa,
boyun ve yüz kaşıma, Jakolar için bir zorunluluktur. Zaten sahibi tarafından
kaşınmayan, tüyleriyle oynanmayan Jakolar davranış sorunları göstermeye
yatkındır; tüylerini yolabilirler, çığlık atabilirler, ısırabilirler. Ve tabi
her zeki papağan gibi, arada mutlaka bir sınır vardır; ne çok az; ne çok fazla
ilgi göstermemek adına.. Jakonuzun kendi kendini eğlendirmek için mutlaka
kendine ait özel zamanı olmalıdır; oyuncaklarıyla oynamak, oyalanmak vb.. Bir de
dediğim gibi, kafasını kaşımak için ona zaman ayırmanız
gerekmektedir.
Yetişkin erkek Jakolar için tüylerini düzeltmenizle
seksüel anlamda uyarılmalarının arasında bir bağ vardır. Eğer siz Jakonuzun
kafasını veya boynunu kaşırken, o, parmaklarınızı gagasıyla tutuyor ve sonra
ısırıyorsa, bu size kızdığını göstermek değil de; seksüel bir karşılık olabilir.
Bunun altındaki sebebi anladığınızda ısırma problemi ile baş etmeniz daha kolay
olabilir.
ISIRAN JAKOLAR:
Diğer bütün papağanlar gibi, Jakoların da ısırmak için birçok sebebi olabilir. Belki siz seçtiği kişi değilsinizdir; ya da onun sizi ısırmasından korktuğunuzu anladığı için sizi ısırıyordur. Onlar kimin kendilerinden korktuğunu çok iyi anlarlar ve beklentilerine gayet iyi cevap verirler; (ısırarak:) )
Diğer bütün papağanlar gibi, Jakoların da ısırmak için birçok sebebi olabilir. Belki siz seçtiği kişi değilsinizdir; ya da onun sizi ısırmasından korktuğunuzu anladığı için sizi ısırıyordur. Onlar kimin kendilerinden korktuğunu çok iyi anlarlar ve beklentilerine gayet iyi cevap verirler; (ısırarak:) )
Elde
yetiştirilen jakolar da; eğer tam olarak sosyalleştirilmedilerse kendilerini
koruma içgüdüsü ile sık sık ısırabilirler. Unutmayalım ki, onlarda küçük bir
çocuğun zekası var. Düşünün ki; bir çocuğu başta kendi dünyasına bıraktıysanız;
ona sonradan her istediğini elde edemeyeceğini
öğretemezsiniz.
Disiplin:
Jakonuza asla vurmayın ve ona yüksek sesle
bağırmayın. Papağanlarda negatif güçlü zorlamalar asla işe yaramaz. Davranış
sorunlarını çözmek için en iyi yol genelde onların dikkatini sevmedikleri bir
konuda başka yöne çekmektir. Mesela, ev içinde dolanmasını sağlayarak; bağıran
bir papağanın dikkatini dağıtabilirsiniz.
Örneğin; sahibi, Jing isimli papağanının her cıyaklamasında onu yanına alarak koşuyormuş:) İlginç; ama işe yarıyormuş çünkü kuş koşmaktan nefret ettiği için bağırmayı kesmiş bir süre sonra, her bağırdığında koşacaklarını bildiği için:)
Örneğin; sahibi, Jing isimli papağanının her cıyaklamasında onu yanına alarak koşuyormuş:) İlginç; ama işe yarıyormuş çünkü kuş koşmaktan nefret ettiği için bağırmayı kesmiş bir süre sonra, her bağırdığında koşacaklarını bildiği için:)
Öte
yandan bir de şu var; papağanların içgüdüsel davranışlarını tamamen bastırmaya
çalışmak da asla doğru değil, onlara bazı zamanlar çığlık atmaları için izin
vermeliyiz. Yurtdışında insanlar papağanlarını her yere yanlarında götürüyorlar
ve Jing in sahibi onunla beraber arabadayken onun istediği kadar bağırmasına
izin verdiğini söylüyor.
Isıran
papağanlar, genelde kimin sürü lideri olduğunu öğrenmek ihtiyacında olurlar.
Sally Blanchard de inatla ısıran papağanlar için bize şöyle bir yöntemden
bahsediyor; "ısırdıklarında korkup elinizi çekmek yerine, onlara korkunç
gözlerle birlikte çok net “HAYIR” demelisiniz"... Böylece, kimin dominant
olduğunu anlayacaklardır.
Jakolar, bağlandıkları kişiye kabiliyetli bir
arkadaş olmak için gayet iyi donanımlı papağanlardır; ama tabi siz onları anlar
ve onlara üstün yetenekli hayvanlar olarak davranırsanız... YİNE DE UNUTMAYALIM
Kİ; ONLAR VAHŞİ HAYVANLARDIR VE SADECE BİRKAÇ JENERASYON ÖNCELERİ DOĞADAKİ VAHŞİ
ATALARINDAN AYIRILIP EV HAYVANI OLARAK BESLENMEYE
BAŞLANMIŞTIR.
Son
olarak, eğer bir Jakonuz varsa; bir ömür bir papağan partneriniz de var
demektir:)
İçerik için alıntı ve çeviri yapılan
kaynaklar:
http://www.wingscc.com/aps/ag1.htm
http://www.avianweb.com/africangreyspecies.htmlhttp://www.crittersonthings.com/greys.html
http://www.avianweb.com/africangreyspecies.htmlhttp://www.crittersonthings.com/greys.html